Umut
Profesyonel hayatında; psikolojik danışman, eğitimci, blog yazarı. Özel hayatında; eş, anne, okur, yazar, boyar, hayat boyu öğrenci, yaratıcı, oyuncu, çocuklarla çok mutlu, doğaya hayran, yeme-içme işleri ile meşgul olmaya bayılan, yerleştikleri küçük köyde büyük ve küçük sevdiği ile başka bir yaşamı mümkün kılan, küçük şeylerle mutlu olan, her ne kadar bu satırları yazsa da bir insanı tanımak için gönülden gönül’e bir buluşma olması gerektiğine inanan, işte öyle … bir insan.
BULUŞMA
Bu yazıda Ben-O ve Ben-Sen ilişkisinden bahsedecektim…
Bununla birlikte İstanbul’dan Bodrum’a kalkıp gelmemizi, yerleşmemizi…
Bir tanışma yazısı olacaktı….. ama olmadı…
Daha doğrusu ilk düşündüğüm gibi olmadı
Ben aşağıda okuyacağınız(okuyacağınızı umduğum) satırlarla bir anlamda merhaba demeyi istedim
İçim istedi, içimden geldi, İÇten…..
Bence şiir bir şeyi anlatmanın en güzel yolu
Aslında zihnimin bana oyunu,
Ben-Sen ilişkisinden bahsetmeyi düşünürken
Eskiden anlattığım bir başka şiirsel yolu düşündüren…
Ben-sen ilişkisinden gelen…
****************************************************
O dönem okuldan eve geldiğimde kapının ziline basardım, anahtarım olduğu halde
Ve annem söylenirdi “anahtarın yok mu” diye
Vardı ama kullanmak istemezdim
Zile basmayı ve kapıyı annemin açmasını isterdim, özellikle de o dönemde…
Bir gün yine eve geldiğimde zile bastım, annem “anahtarın yok mu” diye söylenerek kapıyı açtı, sesindeki gürlüğü unutamadığım gibi kapıyı açtığı zaman ki kızgın yüz ifadesini de unutamam…
İçim bir tuhaf oldu…
Odama gittim, o cd’yi çıkardım, annemi çağırdım, dinle dedim
Annem Savaş Ay’ın sesinden o şiiri dinledi
Şiir şöyle başlıyordu…
*“Kapıyı anahtarla açmayı sevmiyorum, zili çalmalıyım ve sen açmalısın kapıyı ‘’Hoş geldin canımmm..’’ deyip boynuma sarılmalısın”……
Annemle o gün, en azından kapıyı açma konusunda buluştuk.
*********************************************************
Ve şimdi bir kez daha bir şeyi anlatmanın en güzel yolu şiir diyerek merhaba demek istiyorum
Martin Buber “Gerçek anlamda yaşamak, buluşmaktır” der.
Umarım bu şiirle, bu şiirde buluşuruz
Belki daha sonra başka yerlerde de…
Ve umarım hayat bize anlatacaklarını şiirle anlatır.
Sevgiyle
*NE ÇIKAR ATEŞBÖCEĞİ SANSALAR BİZİ
Düşünüyorum da, sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek. Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi,
Cesaretsizliğimizin anlaşılması,
Korkularımızın paylaşılması
Sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti.
Kabuklarımızın altında kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız.
Ve ne kadar güçlü korunuyoruz, kalkanlarımızın ardında.
Hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden.
İstiridyeler, deniz minareleri, midyeler.
Kirpiler ve kaplumbağalar gibi.
Sahi koruyor mu bu çatlamamış sert kabuk?
Kimse incitemiyor mu, duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi?
Yoksa zarar mı veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize?
Hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor gerçek kimliğimizi,
Duyularımızı bastırıyor, elele tutuşmamızı engelliyor mu?
Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak.
Ne çıkar ateş böceği sansalar beni?
Belki en hoyrat yürek bile, ateş böceğinin o uçucu, masum, sevimli çocuksuluğunu el kaldırmaya kıyamaz?
Güçlü kapıların arkasına kilitlesem kendimi, korkaklığımı, sevgi isteğimi
En insani yönlerimi kayıtsızca sunabilsem, bu sert kabuğun ağırlığından kurtulup, bir kuş gibi uçacağım özgürce.
Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım karşımdakine.
O da çözülecek belki samimi ve güvenliksiz, silahsız biriyle göz göze gelince.
Oysa bir görebilsek bunu, kalmadı böyle insanlar demesek.
Güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak.
Kırılmaktan korkmasak incinsek yaralansak.
Ne olur bir darbe daha alsak.
Yeniden açsak kendimizi, atabilsek o kabuğu
Denesek, risk alsak, yanılsak
Farketmez tekrar tekrar bıkmadan denesek ve kucaklaşsak yeniden, tıpkı eskisi gibi. Ne olduğunu anlayamadığımız o onbeş yıldan öncesi gibi.
Farketmez tekrar tekrar bıkmadan denesek ve kucaklaşsak yeniden, tıpkı eskisi gibi. Ne olduğunu anlayamadığımız o onbeş yıldan öncesi gibi.
O zaman farkedeceğiz ne kadar özlediğimizi birbirimizi, neler biriktirdiğimizi, kaybolan değerlerimizi ne kadar özlediğimizi.
Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa.
Vakit az, paylaşmak, sarılmak için.
Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır.
Yüreği daha fazla küstürmemek lazım.
Sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan.
Ve koşullar bir türlü düzelmeyen.
Sevgiye çok ihtiyacımız var.
Ufukta kar bir kış görünüyor.
Ancak birbirimize sokulursak atlatırız o günleri.
Kırın o sert ağır kabuklarınızı.
Kurtulun bu yükten.
Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize.
Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri.
Hem hepimiz bir yıldızız.
Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi.
*Ben Yalnız Seni Sevdim, Savaş Ay.
*Ne Çıkar Ateşböceği Sansalar Bizi, Rabindranath Tagore